3 Aralık 2016 Cumartesi

SON MEKTUP

            Anneciğim, babacığım ve sevgili kardeşlerim;

            Size bu mektubu ölmeden az önce yazıyorum. Aslında ben sizden hiç vazgeçmedim. Hayatı çok seviyordum. Sizlerle bir ömür beraber olmayı öyle çok isterdim ki. Hani hep birlikte neşe içinde yaptığımız şeyler vardı ya şu an onların ne kadar değerli olduğunun farkındayım.

            Bir gün babam bana çarşıdan o en sevdiğim boya kalemlerini getirmişti hani. Resim yapmayı çok sevdiğim için nasıl da mutlu olup evimizin resmini çizmiştim. Bir de babamı çizmiştim hepimizi kucaklıyordu. Güneş gökyüzünde parlıyordu, evimizin bahçesinde ağaçlar ve çiçekler vardı. Yüzlerimiz gülüyordu. Balon uçuruyordum gökyüzüne...

            Kardeşlerim de benim gibi okumak istiyorlar ya anneciğim sen bize hep okuyup büyük insan olacağımızı söylerdin. Ben doktor olacaktım seni iyileştirmek için. Bir daha hasta olmayacaktın, babam hüzünlenmeyecekti bundan sonra. Kardeşlerimi de ben okutacaktım. Onların tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktım söz vermiştim sana. Büyük bir eve taşınacaktık ve evimiz hiç soğuk olmayacaktı. Tek amacım vardı hayatta. Sizlere hayırlı bir evlat olacaktım.

            Buraya ilk geldiğimde sizden uzakta yapamam sanıyordum. O ilk günlerde her gece ağlamıştım. Fakat hiçbir zaman size söylemedim gizli gizli ağladığımı. Zamanla alıştım buradaki her çocuk benim gibi ailesinden uzakta olduğu için birbirimize kardeş olmuştuk.

            Bugün ne olduysa oldu bir yangın başladı alt katta. Biz korkudan ne yapacağımızı şaşırdık. Su döküp söndürmek istedik ama alevler öyle büyüktü ki suyu yutup daha da güçleniyordu sanki. Üst kata çıktık kaçmak için. Yangın merdivenlerinin kapıları kilitli duruyordu hep güvenliğimiz için. Yangın merdivenleri ne için var anne? Kurtulmak için ne yapabilirim? Açılmıyor, açamıyorum, kaçamıyorum.

             Sizi çok seviyorum...



           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder