7 Şubat 2017 Salı

İNSAN ve ŞEYTAN

       
insanın aldanışı ve şeytan


        Milyarlaca yıl geçti belki de. Tüm evren yaratılmadan önce miydi yoksa yaratıldıktan sonra mıydı tam olarak ne  zamana denk geliyordu onu bilemiyorum. Yani ruhlar önce miydi sonra mıydı? Yoksa her şey hazır mıydı? Fakat kötülük yokken orada ne güzeldi her şey. Şeytan o ara nerdeydi? Hangi iyi haliyle bulunuyordu yanında?

       Gerçek yüzünü göstermesi için biri gerekiyordu. O değersiz bedene baktı ve beğenmedi küçümsedi onu. Kendi kadar değerli ve güzel değildi. Kimdi ki? Var olmamalıydı. Kendi gibi mükemmel biri varken üstelik. Lakin sevilen o değersiz bedendi. Niye beni değil de onu diyordu beriki. Nefret ediyordu. Yok etmek bile yeterli değildi. Gözden de düşürmeliydi. Ben yaratılmışların en üstünüydüm, var mıydı aklıma, hızıma yetişecek?  Sonra düşündü hızla, ondaki zayıflığı göstermeliydi ki anlaşılsındı değersizliği, basitliği. Küçük mutlulukların peşinden koşup, yarınını düşünemeyen zavallılığını ortaya çıkardığında yine tek başına olacaktı zirvede. Öyle bir oyun planlamalıydı ki herkese rezil olsun ve yeterince malzeme çıksın, aşağılanmış olarak kovulmanın ne olduğunu bilsindi.

         Mükemmelliğini zekasını, göstermeliydi. Ne kadar akıllı ne kadar inanılmazdı varlığı. Senaryo basitti, fakat kötülük bilmeyen saf bir insanı kandırabilecek kadar da karmaşık. Ve oynadı oyununu. Gülümsedi, güven verdi, yeminler etti, inandırdı, vaatlerle döşedi yolu. Güller döktü sonra. Aşk dedi, mutluluk dedi, sen hak ettiğin yerde değilsin dedi. Bundan daha güzeli var dedi. Nereden bilsin yalanı bizimki? Daha önce hiç söylememişti. Oyun da bilmezdi üstelik öylesine dupduruydu ve varlık yeniydi onun için. Olduğu gibi davranmayı biliyordu. Aşkın elinden tuttu ateşe yürüdü ve sürgüne gönderildi.

         Kaç yıl oldu kaç mevsim geçti bilinmez. Acıyı, pişmanlığı, ayrılığı öğrendi dünyada. Dağların büyüklüğünü, yolların uzaklığını, varlığının küçüklüğünü öğrendi. Affın derinliğine sığındı gecelerde. Yıldızlarla konuştu yalnızlığını paylaşsın diye. Kimse dindiremedi içindeki boşluğu. Sonra anladı kimden ayrıldığını ve tekrar yalvardı.

         "Ey Rabbim, beni kendinden kopardın sonra buralara attın. Beni uzaklaştırdın kendinden. Şimdi öyle kimsesizim ki. Anladım şimdi, senden başka yok." Sonra bir ışık gördü içinde, karanlığı aydınlatan. Terk edilmemişti hep O'nunlaydı. "Herkes gelip geçici, bir sen varsın."  Hepsi imtihandan ibaretmiş acılarla olgunlaşırmış insan. Öncesi olmayan varlığının tek sebebi, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir yol bulmakmış O'na ulaşan... O'nu bulduğunda da ne istiyorsa ayaklarının önüne serildi hepsi. "Bu da bir imtihan" dedi. Şaşırmadı, sendelemedi.

          Tekrar unuttu, unutmak onun en kolayına giden şeydi. Bu kez tekrar fısıldadı kulağına Şeytan, "Öldür, yak, yık, kül et hepsini. Değil mi ki senin sözünün önünde kimse duramaz. Herkes seni dinlemeli. Ahlaksızlıkta sınır tanıma, her şeye sahip ol, acıma!" Bizim zavallı kaptırdı kendisini benliğe. Denileni yaptı hem de seve seve. Sonra döndü yaptıklarına bir baktı ki insanlığı da orada yanmış.

        Bir gün insan yaptıklarına bakmak istediğinde bakılacak bir şeyin kalmadığını, gözlerinin, belki de kendinin de yitmiş olduğunu anlayacak. Haline üzülecek kimse kalmayacak yer yüzünde.

        Şeytanın oyunu bitmez herkesle oynar. Sonra insana bakar.  Öyle ileri gitmiştir ki insan.
Seytan, "Ben Allah tan korkarım der."

         İşte ben o zaman için diyorum. "Belki  Şeytan secde ediyordur artık önünde. Benim yapamadığımı, yapamayacağımı belki cesaret edemediğimi, düşünemediğimi de yaptın.

         "Tebrikler insan."

       NOT: Bu benim yaklaşık iki ay once yazdigim bir  yaziydi. Bu konunun da siyasate alet edildigini  şaşkınlık icerisinde izledigim bir videoyla ogrenmis bulunmaktayim. Once sileyim dedim.  Sonra vaz gectim. Iste insan bu şekilde aldanıyor. Her seyi cıkar amaçlı kullanmayalım. Yanlış...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder