26 Mayıs 2017 Cuma

BİRLİKTE YAŞLANMAK

evlilik


               Evlilikler neden bitiyor? sorusunun cevabını düşünüyorum. Büyük umutlarla başlanılan, nişan, düğün için her türlü maddi ve manevi fedakârlığın yapıldığı, büyük bir gürültüyle çevreye duyurulan evlilikler bir de bakmışsınız sessiz sedasız sona ermiş. Hele bir de çocuğunuz da varsa, sonrası bir kâbusa dönüşebiliyor.

              Bana kalırsa evliliklerin bitmesinin çok basit bir sebebi var. İnsanlar kendilerine benzetmek ve istekleri doğrultusunda değiştirmek üzere birini buluyorlar. Karşılarındakini olduğu gibi kabul etmiyorlar. Seçtikleri değil de buldukları üzerinden bir hayat inşa etmeye çalışıyorlar. Yıllar geçip, değiştiremedikleri insanlar için verilen çabaların boşuna olması da hayal kırıklığını beraberinde getiriyor.

             "Ben seçmeyi düşünüyorum" ya da "Seçim yaptım" diyenlere de şunu sormak istiyorum. Yaptığınız seçim yalnız dış görünüş nedeni ile miydi? Bu da çok rastlanılan bir durum çünkü. Hoşunuza giden birini ele alalım. Yeterince tanımıyorsunuz ve kendinize ait beklentileri yarı açıktan, yarı bilinç altı göndermelerle aktarıyorsunuz. Kadın ya da erkek, o da sizi kaybetmek istemediği için bir süreliğine olmasını istediğiniz kişiliğe bürünüyor. Evlilik sonrası ise herkes gerçek kişiliğine geri dönüyor ve bu kez "Ben onu yanlış tanımışım." cümlesi ile evlilik bitiveriyor. Diyelim ki bunların hiçbiri olmadı. Siz değiştirmeye çalışmadınız.  Güzel, yakışıklı, zengin vs. fakat kişiliğini yeterince tanımadığınız biri ile hayatınızı birleştirdiniz. Sonra yıllar içinde bunların hepsi, -özellikle görüntü- eskiyor, sıradanlaşıyor. Sıkılıyorsunuz veya artık bu saydığım vazgeçilemeyecek (!) özellikler bile evliliği götürmeye yetmiyor.

             Bir insan, kendisi için doğru olduğuna inandığı ve her haliyle kabullendiği biriyle evlenmelidir. Kimse karşılaştığı insanı kendi doğrusuna ve isteklerine göre şekillendiremez, yönlendiremez. Bir insanın aklını, kişiliğini, en önemlisi de ruhunu sevdiğinde artık ondan isteyeceğin farklı bir davranış tarzı da olmaz. Neyse öyle kabullenirsin. Zaten o haliyle sevmişsindir. Tabii benzerlik ve bir miktar değişim artarak devam edebilir. Zaten mutlu olmak ve mutlu etmek adına eşinin istediklerini göz önüne almak senin için zor değildir. Ama ısmarlama olamaz. Tam tanımadığın birinin aradığın özelliklere sahip olup olmadığını da bilmen olanaksız. Öyleyse şartsız, ön yargısız, karşılıksız, zihin okumadan, şüphe duymadan, taktiklere girmeden evlilik öncesi yeterli bir süre, sadece tanımak için ayrılmalı. Kişi olduğu gibi görünmeli, karşı tarafa da aynı özgürlüğü tanımalıdır.

           Tamamen içten gelen bir ilgi değerlidir. Çocukça pışpışlanmak, abartılı fakat samimiyetsiz bir ilgi, göstermelik hediyeler, klişeleşmiş ve alışkanlıktan öte gitmeyen sözcükler, bunların hepsi gerçek bir birlikteliğin önündeki en büyük engellerdir bana göre. Sonunda da balon olan o "Büyük aşk ve sevgi(!)" bitmeye mahkumdur.

            Evlilikte ortaya çıkan sorunlardan biri de ayarsız, göstermelik bir kıskançlık. Kıskançlığın gerçek sevgiyle bir alakası olduğuna inanmıyorum. Sebepsiz, yersiz, kendi kuruntularınla oluşturduğun kıskançlık, ilişkiyi zedelemekten başka bir işe yaramaz. Gerçek sevgi özgür bırakmaktır. Mutluluğuyla mutlu olmaktır. Olması gerekenden fazlasını beklememektir. Eşine sadık ve gerçekten seven biri, ne olursa olsun aldatmayacaktır.
             
           Bir de evliliğin ilk dönemlerinde ortaya çıkan güç çatışması var ki, tam anlamıyla aile olmayı engelliyor. "Benim dediğim olacak", "Bu evde benim sözüm geçer", gibi yanlış ifadeler, sadece kişisel egoları tatmin ediyor. Karşıdaki insanda ise tamiri zor olan yaralar açıyor. Zamanı geldiğinde, yıllarca ezilen taraf bir şekilde rövanşını almaya çalışıyor. Kararlar ortak alınmalı, önemli olan ailenin menfaati olmalıdır. Artık kurduğun aile dışında kim varsa ikinci planda olmalıdır. Önce aileni önemsemeli, onlara emek ve zaman harcamalısın. Eğer dışarıdan gelen müdahaleleri hayatına dahil edeceksen, o evliliğe hiç başlamamalısın. Çünkü bir aile kuracak ve devam ettirebilecek olgunluğa henüz erişmemişsin demektir.

          Eğer birlikte yaşlanmak için evlenmek istiyorsanız, doğru insanı arayın. Karşınıza çıkan herhangi birini ya da mantığınızın zorladığı birini eş olarak seçmeyin ve benim bu söylediklerime kulak verin derim.

43 yorum:

  1. Ev içindeki sevgi ve saygı bitmediği sürece evlilik bitmez gibime geliyor.Dayatmalar,benim dediğim olacak çıkışları,güvensizlikler,karşınızdakini değiştirme çabaları evliliği zedeliyor.Bir de doğru iletişim önemli.Karşılıklı konuşmayı becerebilmek gerek.Tabii dinlemeyi de bilmek gerek.Böylelikle evlilikler uzun ömürlü olabilir.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinlemeyi bilmek gerçekten de önemli. Dinlermiş gibi yapmak değil. Aslına bakarsan birbirinden başka kimsen yok... Öyle düşünmek lazım. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  2. ivit haklısın. ben evlilikten çok korkarım valla aman aman yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkunun ecele bir faydası yok. Hihi. Mutlu olabileceğin biri ile neden olmasın. Çok da kesin konuşma:)) Yorum için teşekkürler.

      Sil
  3. Kişiyi secerken senin dogrularina göre secmelisin Bir gün degisir umuduyla degl.Ama öyle bile olsa ailesini taniyamiyorsn.Yani basina bise gelcekse her trlü geliyo 😁

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak bu yorum çok ilginç oldu. Aileyi de tanıma sürecine eklemek mi gerek acaba? :)) Yorum için teşekkürler.

      Sil
  4. Ünlü filozof Sokrates'in bir sözü var; "Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz."
    Evliliğin ciddiyetine inanarak, bir ömür boyu beraberliği düşünenler karşılıklı anlayış ve saygı içinde bir yuvada beraberliği sürdürüyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evlenin diyorsunuz yani:) Saygı ve anlayış, karşılıksız sevgi sorunsuz bir beraberliği birlikte getiriyor mutlaka. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  5. İnsanlar kendileri ne istediğini bilmediği sürece bir de ailelerin kendilerine göre yönlendirmelerinin önüne geçilmeyince evlilik sadece gösteri oluyor.
    Kadın ya da erkek kim daha çok inanıyorsa o çok yıpranıyor. Galiba hayatı boyunca o korku ve güvensizlikle bir daha ilişkileri yürütemiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleyse "Ne istediğimizi biliyor muyuz?" sorusunu cevaplamak gerekiyor olabilir. Bu sorunun cevabını almadan da hangi konuda olursa olsun kalıcı etkiler bırakacak adımlar atmamalı.
      Kim çok inanıyorsa daha fazla yıpranıyor derken keşke biraz daha açsaydın. İnandığı için mi yoksa kendinden daha fazla ödün verdiği için mi yıpranıyor?

      Sil
    2. Her ikisi birden. İnsanın yaşı boyunca bazı değerleri güçleniyor, bazen de gururundan dolayı -yanlış yaptığını görmek istemiyor- ödün vermiyor. Bu kimi zaman çocuklar için oluyor... Yani illa fark etmeden -yıllar sonra gördüğü- nedenlerden dolayı evliliğe devam ediyor...
      "Ne istediğini bilmek" bu yaşla birlikte edinilen bir olgu diye düşünüyorum. Ben gençlik yıllarımda sanırım ailemi -annemi- mutlu etmeye çalışmışım...

      Sil
  6. Bence en önemli nokta iş bölümü noktasıdır. Karşılıklı saygı Karşılıklı Güven gibi. Birbirini anladığı vakit insanlar bence mutlu olurlar. Ben mesela kariyerimde yükselmek isterim çocuk yapmama pahasına bile olsa. Eğer biri bu fikrime saygı gösterirse örneğin beni gerçekten anlamış olur. Fakat başka açılardan bakar ise o zaman demek o ki iş bölümünü gerçek anlamda yapamayız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saygı, karşındakine kendi duygu ve düşünceleri, davranış tarzı olan bir birey olarak değer vermekten geçiyor. Kendine ait değil de tamamen ayrı ve kendine özgü bir insan olarak kabul ettiğin birine saygı duyabiliyorsun. Zaten bu gerçekleştikten sonra da dediğin gibi doğru ve mutlu bir birliktelik kurulabilir.

      Sil
  7. Bu dediğine %100 katılmakla beraber çevremden bir örnek vermek isterim. Gördüğüm kadarıyla belli bir yaşa gelmiş kişiler daha birbirini doğru düzgün tanımadan -atıyorum 2 ay içinde- nişanlanmışlar, 1 sene geçmeden evleniyorlar hatta evlenir evlenmez hemen çocuk yapıyorlar.

    Yani asıl sorunun acelecilik olduğunu düşünüyorum. Pek çok sebebi olabilir: aile dayatması, evlenince daha rahat hayat yaşarım düşüncrsi vb.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de dediğim bu zaten. Tanımak için yeterli bir süre mutlaka gerekiyor. Bu sürenin uzunluğu da kişilere göre değişir. Acele etmek, ömrünün büyük bir kısmını değiştirebilecek bir karar için çok yanlış. En önemlisi de hayatını nasıl sürdüreceğin ile ilgili kararlarını, hala dışarıdan müdahaleler etkiliyorsa evlenmemeli. Yeterli olgunluk henüz oluşmamış demektir.

      Sil
  8. Her iki taraf birbirini tamamen tanıyıp evlenseler de zaman içinde kişiler gelişiyor, değişiyor, farklılaşıyor. Bunları kabullenenler ya da evlilikte her şey kabulümdür diyenler, uzun yıllar evli kalabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu da farkli bir bakis acisi fakat degistigine emin miyiz? Yoksa gercek kisiligine geri mi dönüyorlar.

      Sil
  9. En büyük yanlışımız eşimizi değiştirmeye çalışmak zaten. Tam bu noktada işler sarpa sarmaya başlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir baskasini asla degistiremezsin oysa. En guzeli degistirmek istemeyecegin birini bulmak.

      Sil
  10. Olduğu gibi kabul etmek. Doğru kararlar vermek, aceleci davranmamak sonradan pişman olmamak için olmazsa olmazlardan.

    Kimse değişmiyor buna inanmak lazım. Değişmemeli de zaten. Değişsin istiyorsak zaten istediğimiz o kişi değildir. Adı evli olsun diye evlenilmemeli.

    YanıtlaSil
  11. Evlendiğinde insanlar dönüşmek zorunda. Yeni kimliklerine uygun davranmak zorunda. Hiç değişmeden esnemeden, taviz vermeden davranılırsa mutsuzluk ortaya çıkar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben zaten yazımda belirttiğim gibi, bir miktar değişim artarak devam eder diyorum. Benim burada bahsettiğim şey. Herhangi bir insanı değiştirmeye çalışmak. Yani senin her yönüyle sevdiğin kişi değil de karşına o an için çıkan, aslında uyum yakalayamayacağın ya da "İşte bu olmalı" demediğin birini baştan sona kendi isteklerine göre değiştirmek zorunda kalman. Bu mümkün değil diyorum. Ben göstermelik bir değişimden bahsetmiyorum. Başta göstermelik uyum sahneleri, arkasından bambaşka birini karşında bulmandan bahsediyorum. Göstermelik uyum yalandır bir süre sonra da duvara toslarsın diyorum.

      Sil
  12. Insanlar temelde degismiyor bir de insanin yillar içinde gösterdigi veya gösteremedigi gelisim var bunda da uyum önemli. Sonradan da bu yüzden anlasmazlik çikabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yillar icide olusan gelisim uyumsuzluga donusmeyebilir. Bu yeterli sevgi olmadigi anlamina geliyor olabilir mi?

      Sil
  13. Ne güzel irdelemiş ve açıklamışsın, hepsine katılıyorum. Evlenmemiş biri olarak belki söz söylemem doğru değil ama çevremdeki yakınlarım, komşularım hep boşandılar. Yazdığın gibi evlendikten sonra bambaşka biri olduğunu görüyorlar:( evlilik zor konu var ya o yüzden iyi ki, hiç evlenmedim, kız kurusu kaldım diyorum yeminle ahahaha:))))hatta herkese tavsiye edilir:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha. Demek evlenme deyip milleti de kurutacaksin oyle mi? Pisman olmamak icin en guvenli yol hic bulasmamak diyorsun. Ne diyeyim sen de haklisin:)) Fakat boyle konusanlar da bir bakiyorsun artik buyuk konustuklarindan midir nedir hayirli haberlerle gelebiliyorlar:))

      Sil
  14. Merhabalar.
    Çok zor bir konu. Eski evlilikler de neden yürüyordu biliyor musunuz? Kadının söz hakkı yoktu. Tıpkı bir köle gibiydi de eski evlilikler yürüyordu. Günümüzde de aynısını uygulamak isteyenler çoğunlukta, ama hiç bir şey artık eskisi gibi değil. Bunu bir türlü kabullenemeyen erkekler sorun çıkarıyorlar ve evlilikler de bu nedenle sağlıklı bir şekilde yürümüyor. Günümüzde yürümeyen evliliklerin bir diğer sebebi de sosyal ve kültürel çatışmalardır. Yürümeyen evlilikler konusunu siz daha güzel ve ayrıntılı bir şekilde kaleme almışsınız. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Birlikte yaşlanmak, her evli çiftin başarmak istediği, ama çoğunun bir türlü başaramadığı çok güzel bir evlilik sürecidir. Eşine "yüzündeki çizgilerinle, saçındaki beyazlarla, benim için eskisinden daha güzelsin" diyebilmek. Eşinden de aynısını duyabilmek. İşte olay bu...
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin yorumlarinizi ve sohbetinizi ozlemisim. Belki de haklisiniz. Eskiden oyleydi. Erkek cocuklari bencil yetisttiriliyor, kadinlardan ise guclerinin uzerinde beklenti soz konusu. Bu hala ayni sanki. Kulturel catismalar da eklenebilir evet. Fakat dogru insan zaten catismanin en az yasanabilecegi en ust duzeyde uyum yakaladigin kisi demek. Son cumleleriiniz de yaziima yakisan sarki sozleri.

      Sil
  15. Evlilik çok büyük sorumluluk,insanlar evlendiklerinde her şeyin flört döneminde yaşanacağı gibi olacağını düşünüp yanılgıya düşüyorlar.Sevgi,saygı,sadakat,güven,işbirliği,hoşgörü olmadan evlendiğin insanla yaşlanman da zor gibi geliyor bana..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğin gibi çok büyük bir sorumluluk. Bu sorumluluğun getirdiği zorluklara katlanılamayacaksa biraz daha beklenmeli. Yorum için teşekkürler.

      Sil
    2. Konuyla alakalı değil ama son paylaşımın olduğu için buraya yazmak istedim.Paylaşımlarını keyifle okuyorum,gelip gidip bakıyorum yeni yazı var mı diye..İmkan,fırsat doğrultusunda fazla bekletme emi :)

      Sil
    3. Canım benim, şimdi gördüm. Çok teşekkür ederim desteğin için. Duygular karşılıklı:)

      Sil
  16. Çok güzel bir konuya değinmişsin.. Henüz o yaşta değilim ama evlilik zor iş. Herkes bu işin ciddiyetini anlayamayabiliyor. "Birlikte yaşlanmak" söylemesi bile güzel. Yaşlanmak gibi zor görünen ve neredeyse kimsenin istemediği bir durum bile tatlı bir hale gelebiliyor. Ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka o yaşa geleceksin:) ve şimdiden bu konuda geleceğe dair bir fikrin olursa, birçok kişinin yaptığı hataların aynısını yapmama şansın olur. Yaşlanmak geçmişe ait tatlı anlar ve anılar biriktirdiğinde daha güzel.

      Sil
  17. Önemli konuda güzel post yazmışsınız.
    Evlilikte- sadece evlilikte değil hayatın her anında- en önemli olgu saygı duymak-bence-. Saygının sevgiyi ve hoşgörüyü de beraberinde getirdiğini düşünüyorum.
    Eğer ki evlilik ya da ilişkisinde dayatma üzerine kurulu olan varsa bolca nasihat alınası yazı olmuş. Kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın. Saygı duymadığın birini sevemiyorsun aynı zamanda. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  18. Yalan güveni zedeleyen en önemli etkendir ve güven duygusunda bit yenikliği başlamışsa son yakındır. :)
    Değiştirme çabası bilinçli veya bilinçsiz oluyor ancak bir süre sonra uğraşmaya mecal kalmıyor ve mevcut duruma katlanabiliyorlar, hatta değiştirdiklerini düşünmeye başlıyorlar; alan memnun satan memnun yaşayıp gidiyorlar gülüm balım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güven yoksa bitmiştir kesinlikle haklısınız. Memnun fakat ne kadar süren bir memnuniyet:)

      Sil
  19. Benim gibi çok erken evlenenler, maalesef görüntüye kapılıyor. Üstelik, insanoğlu bu, büyürken, yaş aldıkça değişir. Değişim aslında gelişimi de beraberinde getirir. Ben farklı yönlerdeki gelişimin, ya da biri gelişirken diğerinin olduğu yerde saymasının evlilikleri daha çok yıprattığını görüyorum. Tabi bu sadece benim görüşüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten erken yaşta evlilik, kendini gerçekleştirme sürecinin ve kim olduğun ne istediğin konusundaki tercihlerinin netleşmediği için yanlış. Belli bir olgunluğa gelinceye kadar çok fazla değişim geçiriyorsun. Gerçek sevgi diğerini kabullenme, gelişimine saygı duyma ve destekleme anlamına da geliyor aynı zamanda. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  20. Evliliklerin bitmesinin temel sebebi; insanların evlendikten sonra değişmeleri. Yada daha doğrusu gerçek yüzlerini göstermeye başlamaları :)

    YanıtlaSil