15 Nisan 2017 Cumartesi

GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEK - 1. BÖLÜM

         
Trafik Kazası

            Ünlü bir şirketin üst düzey yöneticisiydi. Oldukça iyi para kazanıyordu. Eğlenceden ve arkadaştan yoksun değildi. İstediği ne varsa yapabilme şansına sahip, nadir insanlardan biriydi. Arabasına bindi ve yol boyunca düşündü, içindeki sıkıntı da neydi. Bir türlü geçmek bilmeyen bu bunaltıcı his karşısında ne kadar da çaresizdi. Çevresindeki kalabalığın içinde onu anlayan kaç kişi vardı? Gerçek bir dost, sevgili var mıydı? Cevabını çok iyi bildiği bu soru karşısında kendini bir kez daha çaresiz hissetmişti. Araba büyük bir gürültüyle sarsıldı ve bir anda savruldu. Kontrolü tamamen kaybettiğini anladı. Gözünün önünde tüm yaşadığı hayat, film gibi hızlı bir şekilde akıp gidiyordu. Son anlarını yaşıyordu. Mutlu bir aileye sahip değilken, bir kızı bile olmamışken üstelik. Öylece silinip gidiyordu işte yeryüzünden.
 
            Gözlerini bir hastanenin odasında açtığında, kolundaki serumla oynayan hemşire, "Hastanedesiniz ve önemli bir kaza geçirdiğiniz için şu an kontrol altındasınız endişelenmeyin" dedi. Akif, etrafına bakındı neler olduğunu tam olarak hatırlamamakla birlikte, geçirdiği kazayı ve son anları hatırladı. Masanın üstünde çiçekler vardı. Bunlar şirketten gelmiş olmalı diye düşündü. Fakat onlara uzanacak gücü yoktu. Uykuya daldı. Uyandığında hava kararmıştı. Tüm olanları düşündü tekrar. Yanına konulmuş kumandayı eline alıp televizyonu açtı. Bu saatlerde genellikle eski filimler ve çaptan düşmüş diziler yayınlanıyordu. Yabancı kanallara göz attı. Haber bültenlerini izledi. Sabah hemşirenin sesiyle tekrar uykusundan uyandı. Hemşire ilaçlarını getirmişti. Sabah kahvaltısı olarak bir tabak tuzsuz çorba içti. Gürültüler artmıştı. Hastalar da kahvaltılarını yapıyorlardı ve refakatçileri. Benim refakatçim yok diye geçirdi içinden. Sonra kimseye ihtiyacım yok diye cevapladı kendisini. Tekrar televizyonu açtı. Hastanede vakit geçmek bilmiyordu. Öğle olduğunda, kapıda şirketten arkadaşları belirdi. "Geçmiş olsun" demek için gelenler, terfide yardımcı olabileceğini düşünmemişler miydi acaba? Onların sözlerindeki samimiyetsizliği sezinlediği halde aynı samimiyetsizlikle, "İyi ki de geldiniz, çok teşekkür ederim."diyordu.

            Onlar gittikten sonra, oda yine sessizliğe büründü. Telefonunu açtı ve yağan geçmiş olsun mesajlarını tek tek cevapladı. Yapacak bir işi de yoktu zaten. Kapıdan içeri birden dalan bir kadının yaptığı gürültüyle irkildi. Kadın, özürlerini bildirdikten sonra, başına ne geldiğini, ne kadar zamandır burada olduğunu sordu. Aslında pek gereksiz bu konuşmanın neden bu kadar uzadığına anlam veremeden, kadının sorularını cevapladı. Fakat kadında şaşılacak bir samimiyet ve iyi niyet vardı. Bunu sezinlemişti. Tek sorunu, çok konuşuyordu. Babasının hastalığını, nereli olduklarını, babasına baktığı için başka bir işle ilgilenemediğini ve bunun gibi şeyleri anlattıktan sonra "Pardon adım Dilek, tanıştığımıza memnun oldum. Ben de yan odada babamın yanında kalıyorum. İnanın on gündür konuşacak birini arıyorum. Kusuruma bakmayın." dedi. Kadın tam çıkarken "Bir şeye ihtiyacınız olduğunda bana seslenin gelirim" dedi. Kapıyı kapattı çıkarken. Akif kadının arkasından uzun süre baktı kapıya. "Benim yanımda kalacak bir refakatçim bile yok. Bir akrabam, sevgilim, arkadaşım bile yok." Gözleri buğulanır gibi oldu. "Oğlum kendine gel" dedi. "Bulunduğun yere gelene kadar kimseye ihtiyacın olmadı. Bundan sonra da gerek yok." Bunun yalan olduğunu çok iyi biliyordu.

            Hastanede bulunduğu iki günde Dilek ona hep yardımcı oldu. "Neredeyse hastaneden çıktığıma pişman olacağım. İnsan böyle günlerinde pek bir savunmasız oluyor" diye söylendi. Taburcu işlemleri tamamlanırken daha önce yapmayacağı bir şey yaptı ve yan odaya gidip, Dilek'e yardımları için teşekkür etti. Kartını verdi ve bir şeye ihtiyacı olduğunda kendisine gelmesini söyledi. Çıkarken Dilek ve babasını tekrar görme isteğinin nedeni üzerinde düşünüyordu. Babasına bu kadar düşkün bir evladın varlığı onu duygulandırmıştı. Uzun zamandır görmediği karşılıksız sevgi ve bağlılık, en çok ihtiyacı olan şeydi. Hayat çok kısaydı, her an elinden uçup gidebilirdi.

           Ertesi gün hemen işinin başına döndü. Kısa bir süreliğine ayrılmış olmasına rağmen oldukça fazla iş birikmişti. Ofiste yoğun çalışma temposu tekrar başlamıştı işte. Hafta sonları arkadaşları ile eğlenmeye gidiyorlardı. İş arkadaşları ile birlikte vakit geçiriyordu. Fakat bu kez çevresindeki herkes bir yabancıya dönüşmüştü. Konuştukları konular ve daha önce birlikte yaptığı ne varsa anlamsız geliyordu. Aklında hep insanların aslında kendisini hiç tanımadıkları vardı. O da gerçekte onları tanımıyordu. Bir iki kadınla görüştü bu arada fakat uzun süreli bir ilişki sürdürmek istemedi. Bu şekilde aradan birkaç ay geçti.

           Bir öğleden sonra ofise yaşlı bir adam geldi ve Akif'i sordu. Sekreter yaşlı adama beklemesini, bir toplantı dolayısıyla o an için görüşmesinin mümkün olmadığını bildirdi. Yaşlı adam, iki saatlik bir beklemenin ardından Akif'in kapısından içeri girdi. Üzerinde, yıpranmış siyah bir palto vardı. Eski ayakkabıları zaman zaman su geçirdiği izlenimi veriyordu. Kır saçları, kirli sakalı, olduğundan daha da yaşlı gösteriyordu onu. Akif başını kaldırdığında karşılaştığı bu manzara karşısında biraz afalladı. Kapıdaki adama uzun uzun  baktı. Ne diyeceğini ve ne yapacağını bir an için bilemedi. Yaşlı adama doğru ilerledi. "Senin buraya gelebileceğini düşünmemiştim. Telefon açsaydın, belki dışarıda görüşür bir yemek yerdik" dedi. Yaşlı adam bu sözler üzerine, telefonunun artık olmadığını, bu nedenle kendisini rahatsız etmek zorunda kaldığını söylerken, zaten  mahçup olan ifadesi daha da belirginleşti. Uzun bir sessizlikten sonra, cevabını gerçekte merak etmediği sorular yöneltti yaşlı adama. O da kesik ve kısa cevaplarla karşılık veriyordu. İkisi de söylemek istediklerini ifade edememenin sıkıntısını yaşıyorlardı belli ki. Neden sonra adam paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Akif de birlikte daha fazla vakit geçirmek istemediği için, adamla birlikte ofisten çıktı, en yakın ATM'den para çekti ve onu gönderdi. Artık ofise de gitmek istemiyordu. Plansız bu karşılaşma onu oldukça rahatsız etmişti.

Okumak isteyenler için Geçmişle Yüzleşmek 2. Bölüm

28 yorum:

  1. Ben çok beğendim bu öyküyü. Devamını bekliyorum. Çok beklemeyiz değil mi? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi? Çok sevindim:) Haftada bir yayin paylaşıyorum. Dogru mu yanlış mi bilmiyorum.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Sogol ya. Ben de gereksiz, soru gibi bir cevap verdim diye çaktırmadan sileyim demiştim :)) Hmm demek oyle.

      Sil
  3. Devamını merak ettim şimdi.Arkası yarın mı yoksa? Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da çok mu yakın olur? Bilemedim ki şimdi:))

      Sil
  4. Vallahi olmaz, yarın biz bunun devamını okuyalım.. hadi yarın seçimler falan var, pazartesi :) Meraktayız yahuu :)) sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hihihihi. Öyle mi diyosun? Seçimleri analiz etmekten okumaya fırsat olur mu:)) Neyse madem yazayım bakalım. Sonrasını ben de merak ettim şimdi:)).

      Sil
  5. Merhabalar.
    Edebi türlerden hikayelerin yeri bir ayrıdır. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Geçmişteki kusurlarını unutmayan, ama bu günümüzü de eleştirmeyi elden bırakmayan bir toplumsal bilinç yaratmalıyız.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Bu, toplumla ilgili düşüncelerinize de tüm kalbimle katılıyorum.

      Sil
  6. Devamı da gelsinnn 😊 Çok akıcı olmuş diliniz yazmaya devam edin

    YanıtlaSil
  7. Ellerine sağlık. Devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kütüphanecilerin fikirleri ayricalikli, bunu soylemek istiyorum:) Gelecek.

      Sil
  8. Begendim ama hic sevmedigim adam türü bu akif gibiler :) devamni bekliyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyle mi? Devami yarin olsa diyorum. Millet secim yorgunlugunu tamamen atmis olur.:)

      Sil
  9. Akif sanki bir değişim mi geçirecek nedir ;)
    Emeğine sağlık, çok güzel bir hikayeydi.

    YanıtlaSil
  10. Kızın yardımını sanki babası kullanıyor gibi geldi. Yanlış mı düşünüyorum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır öyle değil. Kız fedakar bir evlat. Bir süre babasıyla ilgilenmek zorunda kalıyor. Fakat konuşmayı çok sevdiği için ayrıntıya giriyor. Bu da farklı anlaşılmasına sebep olmuş olabilir.

      Sil
  11. Güzel bir öykü olmus kalemine saglik 😊

    YanıtlaSil
  12. Anlatımı akıcı ve merak uyandırıcı. Ne olacak diye merakla okudum. İlK fırsatta 2.yi de okuyacağım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Okursan sevinirim. Yorumlarını da öğrenmek isterim:)

      Sil
  13. çok iyiydi. dilek nolcak. amca kiim :)

    YanıtlaSil
  14. İlk bölümü az önce bitirdim. Şimdi ikinciyle devam edeceğim. Çok hoş olmuş, devam ediyordur umarım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 bölüm yazmıştım. Aynen devam. Umarım kapanışı da bir yorumla yaparsın:)

      Sil