11 Mayıs 2017 Perşembe

FOTOĞRAFA BAKARKEN

       
ÇÖP EV

           
             Anlatılanları duydukça her bir olayı ayrı ayrı yaşıyorum. Kadının vücudundaki kurtları, çocuğun kafasındaki böcekleri, evdeki tüm çöpleri temizliyorum. Ama hayır, olamaz! Hepsi aynen duruyor. Fotoğraf elimde, ben ağlayamıyorum içim daralıyor.

             İnsan neden oturduğu yeri çöp eve dönüştürür? Sebebi geçmişe özlem ya da elindekinin gitmesi korkusu, aç kalmak, muhtaç kalmak, kimsesizlik. Ne olabilir? Evden, hiç kullanılmamış onlarca nevresim takımı, bardak takımı, tencere ve tava çıkmış. Pizza kutuları, eşyaların arasında duruyormuş. Yerler poşetlerle, koltukların, sandalyelerin üstleri ise kağıtlarla doluymuş.

            Araştırdığım kadarıyla bu biriktirme hastalığı ya da istifçilik denilen takıntılı durum, tek bir sebepten ortaya çıkmıyor. Geçmişte fakir bir hayat yaşayanlarda görülebildiği gibi, fakirlik çekmese bile hatıralarının yitip gideceğini düşünenlerde de görülebiliyor. Bazen de bir gün lazım olur diyerek başlanıp, artık önü alınmaz hale gelinceye kadar biriktirme devam edebiliyor. Hastalık boyutuna gelmesi, günlük hayatın etkilenip etkilenmediğine bakılarak anlaşılıyor. Siz siz olun, gereksiz ne varsa atın. Bunu illa ki eşya olarak düşünmeyin. Yıllar öncesinden kalma kasetleri, disketleri atmayan, mailleri ve telefon mesajlarını silemeyenler varmış.


            Gelelim benim bahsettiğim kişiye. Gençliğinde oldukça bakımlı bir kadındı diyorlar. O zamanlar, üstü başı düzgün, kuaförünü, temizliğini ihmal etmezmiş. Zamanla yaşadığı sorunlar neticesinde belki de o hale geldi. Kolon kanseri oluyor daha sonra. Ölümüne birkaç hafta kala, hastaneye kaldırılması ise belediye başkanına yakın bir kişinin desteğiyle gerçekleşiyor. Bu bile imkansızlık içerisinde yapılmış. Fakir gibi görünen bir insanken, sahip olduğu pırlanta ve paralardan, tapulu birkaç evden bahsediliyor. Bir de yardım etme bahanesiyle bunların idaresini bir şekilde elde eden, yabancı uyruklu bir kadın var. Bu kadın bunu iş edinmiş. Ölmek üzere olan kim varsa yaklaşıyor, vekaletleri alıncaya kadar da güven kazanıyor. Başka ilgilendiği yaşlılar da var diyorlar. Kadın ölmeden önce bütün vekaletleri bu yabancı uyruklu kadına devretmiş. Bankadaki değerli eşyalarını ve paralarını da içeriden onun adına teslim almış. Sonra bilmiyoruz o paralar nerede? O mu aldı, başka bir yere mi aktardı? Öldükten sonra evdeki tüm eşyaları sokaktan gelen geçen kim varsa çağırıp verdiğini söylemiş. Satmamış güya, orasını Allah bilir artık.

               Kimsesi yoktu diyor anlatan kişi, zavallının bir teyzesi vardı. O da cenazeye gelmemiş. Bir de şizofren oğlu varmış. Yazlık evde tek başına yaşıyormuş. Onun da hali içler acısı. Tırnakları ve saçları aylarca kesilmemiş ve yıkanmamış olduğunu söylüyor. Üstünde bir atletle, kış günü soğuk odada bir sandalyede, kıpırdamadan duruyormuş. "Onu gördüğümde iki koltuğunun altında birer kedi var zannettim" diyor. O kadar feci durumdaymış. Bir de oğlu, sadece yabancı olanlarla konuşuyor ve onlara güveniyormuş. Bu bana çok ilginç geldi.  Daha önce karşılaştığı memleket insanlarının, ona olan davranışlarının etkisi olabilir diye düşündüm. Tabii bu sadece bir düşünceden ibaret. Hep söylenir bizim insanımız delileri sever diye. Neden sever? Onlarla dalga geçip, eğlenmek için. Çıkarsa gerçekten vicdanlı olan biri, o da "Uğraşmayın zavallıyla" der. Öyledir yani.

            Aklın önemi bir kez daha teyit ediliyor. Bu çocuk, çocuk dediğim otuzlu yaşlarında olmalı. Rehabilitasyon merkezinde bakılacakmış bundan sonra. Yabancı uyruklu kadın onun vasisi olacakmış. Paranın yönetimini de artık o yapacakmış.

            Bu anlattıklarım tamamen gerçek bir hikaye. Böyle hayatlar da yaşanıyor.


Not: Fotoğraf, benim gördüğüm fotoğraf değil ama ona yakın bir fotoğraftı.      

30 yorum:

  1. Dünyanın binbir türlü hali var dedikleri bu olsa gerek..

    YanıtlaSil
  2. Offf insanlar neler yaşıyorlar.
    Allah herkese beden ve ruh sağlığı versin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar da hayatin bir gercegi. Amin hepimize. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  3. Ne hayatlar var gerçekten.Bir an yaşanılabilecekleri hayal ettim.Beni korkutmaya yetti.Bir de bunu gerçekten yaşayanlar var.Halleri içler acısı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önceden oyle degilmis bu bana cok anlamli geldi. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  4. Ya valla içim cız ediyor bunları okurken.Rabbim o kadar büyük ki bir gün herkes yaptığının heabını vericek insallah.Oda bir hastalık işte.Eli aşırı skı olanlardada olabiliyor.Saklayınca samanı zamanı gelmiyor artk malesef.

    YanıtlaSil
  5. Akıl ve sağlık büyük nimettir.
    Allah'a hamdolsun dilerim çocuk en azından olabildiğince bakılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten buyuk nimet. Kaybetmemek icin ne gerekiyorsa yapmali. Insallah bakilir ve iyilesir. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  6. İstifcilik psikolojik sebeblerden olusan bi hastalik benimde istifci tanidigim insanlar oldu, heleki biri 50 yildir belki de buldugu herseyi bir yerlere tikistirmiş durumdaydi, ustelik tek bir sebebi var "hatirasi var" herseyin ama herseyin eski takvim yapraklarinin bile hatirasi var. Bense aksine minimalist oldugum icin nefret etmisti benden, herseyi atiyorsun diye surekli sikayetleniyordu, benim dengesiz kötü biri oldugumu dusunuyordu 😂😄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dogru olan atmak galiba. Her seyin bir hatirasi var dedigin gibi. Ben de belgeselde gormustum. Kadin annesinin su ictigi bardagi onun dokundugu herhangi bir nesneyi atamiyordu.Yillardir birer birer artan esyalar yuzunden odadaki pencereye ulasilamiyordu. Kadin annesinden bahsederken annesinin bir temizlik hastasi oldugu icin kendisiylle ilgilenmedigini aglayarak anlatiyordu. Onun istifciligi belki de bu yoksunluktan ileri geliyordu. Yorum için teşekkürler.

      Sil
    2. Evet onu izlemistim kizil sacli bi kadindi :)

      Sil
  7. Çok zor bir durum gerçekten. Bu tür haberler beni hep derinden etkilemiştir.
    Allah kimseye yaşatmasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin kimse boyle durumlar yasamasin. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  8. Allah'ım sen yardım et. Bunların hepsi çok acı... Benim de bazı şeyleri biriktirme huyum var. Bu durum -olayda anlattığın haricinde- bir yerde kullanırım duygusu ile yapıyorum. Elimden geldiğince diğer türlü eşyayı dağıtıyorum.
    Allah hepimizin aklını yerinde tutsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslinda ondan da bahsetmistim. Bir gun lazim olur diye biriktiren de oluyor. Atmaya baslamazsan ufaktan istifciye donusebilirsin. Atmazsan temizlenmez diye bir laf vardir ya bunu arada tekrarlamak gerekiyor. Lazim olmuyor yillarca evde tutuyoruz.

      Sil
  9. İstifçilik konulu programlar çıkıyordu bir dönem tv'de. Şaşırıyor insan onca saklanan şeye. Fakat bu da bir hastalık işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belgesellerden bahsediyorsun sanirim. OKB hastalari istifcilere temizlik konusunda yardim ediyorlardi. Sasirarak izliyordum ben de. Aslinda temizlik takintisi da cok zor bi hastalik. O da ufaktan basliyor. Yorum icin tesekkurler.

      Sil
    2. Evet, düzen ve temizlik hastalığı da zor. Ortayı tutturmak lazım. Vasatın iyi olduğunu Rasullullah efendimiz s.a.v. belirtmiştir. Kişi bir şeyde aşırıya kaçınca, diğer yapması gereken vazifeleri yapamaz hale gelebilir.

      Sil
  10. Her psikolojik sorunun bir sebebi var. Kimseyi yargılamamak gerekiyor. Allah göstermesin kimseye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen. Yargilamaya da kimsenin hakki yok. Allah sifa versin hepsine.

      Sil
  11. Şu bir gün lazım olur kısmına ben de giriyorum ama bir zaman sonra toplu temizlik başlıyor o lazım olmayanlara :) :) :)

    YanıtlaSil
  12. of ya aman aman yaa neler var valla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu insanlar da hayatın ayrı bir gerçeği. Bu noktaya gelinceye kadar yaşananlar da ayrı bir hikaye aslında. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  13. Avrupada da çok yaygin bu durum. Tv programlari da var. Izledikce fenalik geçiriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ilk olarak bir belgeselde görmüştüm. Daha önce duyuyordum fakat birebir görmemiştim. Yorum için teşekkürler.

      Sil